Milenyum

Bugün son ders biterken elmamı yemeyi unuttuğumu fark ettim. Akşamki sofra için saklamaya karar verdim. Abimi çıkış kapısından aldım eve kadar yarıştık. Sokaktaki herkes, bütün arkadaşlarım aynı heyecanı yaşıyordu kesin. Dünya şimdiden çok farklı bir yer olmuştu. Eve girdiğimiz gibi çantalarımızı fırlatıp televizyonun başına koştuk. Telaştan bir tek yakamızı sökmüşüz. Bir bölüm Pokémon boyunca annem üç kere elinizi yıkayın dedi, biz de üç kez “tamam” dedik. Abim telefonda Efe’yle konuşurken duydum uçan araba mı varmış robotlar mı kullanıyormuş ne, 2000 yılında onları satmaya başlayacaklarmış yarım saat plan kurdular hangisinden alacaklarına dair. Beni kandırıyorlar sandım ama bayağı ciddiydi konu. Geçen hafta Sadettin Teksoy milenyumda uzaylıların bizimle konuşacağını, 1999’dan sonra dünyanın eskisi gibi olmayacağından bahsetmişti. Hatta resim öğretmeni derste hayalimizdeki milenyumun resmini çizdirdi. Keşke daha önce duysaydım uçan arabayı da eklerdim.

Babam omuzlarındaki taze erimiş karla eve geldi, kızarmış tavuk da getirmiş. Akşam yemeğinde abimle ladese tutuştuk. Genelde ben kazanıyorum çünkü unutmuş gibi yapıp ona da unutturuyorum. Annem de ‘Hoşgeldin 2000’ yazan pasta yapmış ama bize göstermedi biz abimle gizlice baktık. Yemekten sonra alüminyum folyodan başlık ve boyunluk yapıp robot kılığında fantayla gargara yarışı yaptık. Annem kızmadı bile halbuki görmüştü. Gargara yarışında gülmekten çok çişim geldi ama ben tuvaletteyken milenyuma girivereceklermiş gibi geldi korktum. Soba iyice alevlenmişti, heyecanın da etkisiyle yanaklarım kıpkırmızı oldu. Önce süveterimi çıkardım, saat 12’ye gelirken de atletlerimizle kalmıştık. Sobadaki portakal kabukları suyunu iyice çekmişti.

Televizyonda Huysuz Show vardı. Kayahan şarkısını bitirince geri sayım için hazırlandılar. Geri sayım başladığında babam çayını aldı, annem portakallı parmaklarını sabunlu bezle silmeye başladı. Nefesimi belki on saniye boyunca tutmuştum. Beş... uzaylılar, dört... gri robotlar, üç... babamın bakışları yerde, iki...Huysuz Virgin’le Kayahan kol kola, bir... uçan araba, SIFIR!

Annem alkışlıyor, babam çayının dibini fondip yapıyor. Sehpanın etrafında birbirimiz ardına dönüyoruz çığlık çığlığa. Kollarımızdaki folyolar yıpranmış, saçlarımız bile ıslanmış. Daha da kudurmak için ışıkları söndürüp balonları havaya fırlatmaya başladık. Balonlardan biri annemin üstüne geldi, onu takip ederken annemin gözyaşını sildiğini gördüm. Milenyumda olmanın heyecanıyla buna dikkatimi veremedim. Salonda koşturup kendimi yastıklara atarken babamın az önce oturduğu çekyatın boş olduğunu farkettim. Evde sanki bin kişi var bini de birbirini görmüyor.. 2000 geldi! Bizi hiçbir güç durduramaz!

Rüyamda annemle ve babamın tahtırevanla Huysuz Virjin taşıdığını gördüm. Hiçbir şeyin değişmediğini anlamamız 1 Ocak sabahını buldu. Ne gökyüzünün rengi ne de sucuğun tadı... ama ümitsiz değilim. Bugün yeni bir çağ başladı.

Babam kahvaltıda sırasıyla arabayı satmaktan, bizi sevdiğinden, yeni bir evden bahsetti. Bizi kahvaltıdan sonra parka götürecekti, kesin orada değişik bir şey görürüm dedim. Babam lafını yeni bitirmişti ki ben sandalyemden fırlayıp giyinmeye koştum. Park bomboştu, arabalar ise hala yerden gidiyordu. Babamı arkada bırakıp çabucak kaydırağın tepesine vardık.

- Annemle babam boşanınca sen hangi evde daha çok kalacaksın?

- Annemle babam mı boşanıyor?

- Lan sen neredeydin sabah?

-Neredeydim?

Kaydıraktan kayıp yok oldu. Arkasından kaydım. Gözlerim hemen babamı aradı. Bankta sigara içiyordu. Babamı izlemeye dalıp gitmişken abim koşarak gelip “Al al al” diye kollarıma bir tuğla tutuşturdu.

- “Lades!”

Yorumlar

  1. Özlem’le aradığımız geçmişte birlikte olduğumuz Huysuz Virgin, Kayahan ve bir çok güzel insanla vedalaştık, kalan sizin gibi güzel insanların yaşamları da güzel, sağlıklı, huzurlu olsun, teşekkür ediyorum maziyi hatırlattığınız için

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar