Kültür Düşmanı



Cengiz abi ile Peri ablayı bilir misiniz? Yirmi yıldır bizim kiracılarımız üst katta. Evlenmeden iki gün önce Cengiz abi kadına: “Sen iyi, temiz kızsın. Ben seni hak edecek adam değilim. Bunu dile getirmek korkunç ağır Peri beni affet. Benim gideceğim yol başka.” diyor, Peri abla da “Senin yoluna...” diye düz gidiyor. Bugün Cengiz abi yok öyle bir şey dediyse de Peri abla çeyizindeki elma bıçağını virgül niyetine kullanıyor saydırırken. “Gel hele göstereyim sana temiz kızı.” Düğünde dans ederken çekilmiş fotoğraflarda Peri ablanın bir eli Cengiz abiyi ceketinden sıkıyor hep. O gün bugündür otuz üç yıldır evliler. Bizim ablalar soruyor bazen bilerek Peri abla nedir bu uzun evliliğin sırrı diye. Sabır, sevgi, merhamet diyor. Ekliyor; en önemlisi de hoşgörü. 

Cengiz abi yaşlandıkça daha bir atamaz oldu öte beriyi. Biz gençken çok imrenirdik, neye ihtiyacımız olsa Cengiz abiden çıkardı. Top mu indi, kuş geldi kafes mi lazım, piyes yapacağız bıyık mı yok her bir şeyler vardı arka balkonunda. Evlenmeden önce “ben biraz koleksiyon severim” demiş. “Koleksiyon dediği seyyar bit pazarıymış meğer” der Peri abla. Cengiz abi de karısına ‘kültür düşmanı’ diye seslenir kızdı mı. “Çöplerine laf edince sen de sigara içmezdin beni kandırdın, evlenince ortaya çıktı içtiğin diyor ulan ben babamın korkusuna içmiyordum evlenince rahata erdim.”  

Artık evde tavanlara kadar raf dizmiş, adım adım istila etmiş salonu da. Peri ablanın yaşlandıkça bağırması arttı ama Cengiz abi de işleri iyice büyüttü. Evden çöp çıkacağı zaman kapıcı gelmeden çıkıp kurcalıyormuş ondan habersiz bir şey atıldı mı diye. Peri abla bazen bozuk meyve, kap kacak atacak oldu mu kendi gidiyor çöpe. Geçen çeyiz sandığından avuç avuç plastik pipet çıkmış. Bir kavga kopmuş... 

-Bunları nereden buldun koydun buraya! 

-Temiz onlar elleme sakın, yaralı kuş gelirse besleyeceğim ben onlarla. 

-Yahu leylek göçüne hancı gibi kamış mı saklanır adam? Bir tanesini tutsana! 

-Karışma sen kalanı mürekkepli kalemlere takarım. Gömlek ceplerimi mahvediyor zaten namussuzlar. 

Sen ölünce bunların hepsini çöpe atmayacak mıyım!” Bu laf hırsından diriltip getirtir adamı. Laf aramızda tavan arasındaki ortak odunluğu da doldurmuş. 

Evlenmeden bir sene kadar evvel bir ara küsüp ayrılmışlar. Kızın babası mahallenin oğlanları sarı lirasına pişpirik oynuyor diye duyunca Cengiz abiyi yanına çağırıp üstü kapalı ayar çekmiş. 

Cengiz kulağıma bazı laflar geldi, olmayacak şeylere merak salmışsın bana anlatacağın bir şey var mı?” Cengiz abi de Peri’den yana göz dağı veriyor sanıp yan yatmış çamura batmış.  

Yok Fikret amcacığım ne saklayacağım senden aşk olsun...” 

Peri bunu duyunca senin benimle ciddiyetin yok anlaşılan, daha babama bile diyemiyorsun diye bırakmış bunu. Cengiz içerlemiş başlamış o gün sabahtan içmeye. Birkaç satır karalamış; 

Git şimdi... ardına bile bakma, 

Kimin olacaksan ol... adını dahi anmam, 

Sesini de silerim kafamdan... 

Gülüşünü dahi tanımam... 

... desem de inanma biricik sevdam, ne olur dön, beni sensiz bırakma... 

Birkaç devrildikten sonra kalkıp zar zor telgrafa varmış. Adını sorsan beş saniye düşünecek halde, o okuyor içli içli, kadın yazıyor.  

İkinci kağıda taşıyor bu, yüz elli kuruşa çıkar alacağım.” Cengiz bakıyor cebine yüz kuruş çıkmıyor. “Tek sayfa gönder o vakit!” 

Son cümleler sığmayınca o gün yetmiş beş kuruşluk veda mektubu yolluyor, haliyle cevap gelmiyor. Sonra sağda solda Peri’yi affettim diye konuşuyor, üç günlük dünyaymış. Peri bunu duyunca Cengiz’in çalıştığı fırını basmaya gidiyor. O gün ne ters gittiyse yıllar sonra kızları beni bedenden ikmale bırakıyor, koca yazımı sanayide heba ediyorum. 

Cengiz abi ölünce karısı iki kızdı bir ağladı; “Ben nasıl atacağım bunca hatırasını, bana bu yük bırakılır mı?”  

Zor adamdı Allah var. Peri abla boşuna hoşgörü deyip durmuyormuş. “Ben o gün ona o bıçağı çekmeseydim Cengiz’in bir yol olacağı yoktu” diye aşkına kılıf uydurmaktan da geri kalmıyor. 

 

Yorumlar

Popüler Yayınlar